NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
الْمَهْرِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ اللَّيْثِ
بِهَذَا
الْحَدِيثِ
بِمَعْنَاهُ
قَالَ
يَجْمَعُ
بَيْنَ
الرَّجُلَيْنِ
مِنْ قَتْلَى
أُحُدٍ فِي
ثَوْبٍ
وَاحِدٍ
Şu (bir numara önceki
3138.) hadis-i şerif mana olarak el-Leys'den de (rivayet olunmuştur. Ancak bir
öncekinden farklı olarak Leys) Uhud şehidlerinden iki kişiyi bir elbise
içerisine yerleştirdi" demiştir.
İzah:
Her ne kadar bu hadis-i
şerifin zahirinden, Rasûl-ü Zişan Efendimizin, Uhud savaşı şehidlerini ikişer
ikişer bir elbiseye sardığı anlaşılıyorsa da, buradaki bir elbise sözüyle
kefen değil, kabir kasdedilmiş olabilir. Çünkü 3136 numaralı hadisi şerifin
şerhinde de açıkladığımız gibi- eğer Rasûl-ü Zişan Efendimiz bu şehidlerin
ikisini birden bir kefene koymuş olsaydı bu iki şehidden Kur'ân-i Kerim'i daha
iyi bileni, kabrin kıble tarafına doğru öne almak için sorduğu "bunların
hangisi Kur'ân-ı Kerim'i daha fazla bilir?" sorusunu, kabre koyarken
değil, kefene koyarken sorardı. Bu soruyu kefene koyarken değil de kabre
koyarken sorması, onları ayrı ayrı kefenlediğini, fakat ikisini birden bir
kabre koyduğunu Kur'ân-ı Kerim'i daha iyi bileni de kıbleye doğru öne
geçirdiğini gösterir.